Moral Cesaret Nedir? Bir Genç Yetişkinin Bakış Açısıyla
Beni tanıyanlar bilir, her konuda bir espri yapmayı çok severim. Ama aslında bir yandan da her şeyin altını biraz fazla kurcalarım. Hani bir noktada insanın kafasında yüzlerce düşünce dönerken, “Moral cesaret nedir?” gibi bir soruyu ciddi ciddi sorgulamak da insana garip gelir, ama işte buradayım. Moral cesaret nedir sorusunu hem ciddiyetle hem de bolca mizah katılarak açıklamaya çalışacağım. Bu yazıda biraz eğlenecek, biraz da “hmm, aslında doğru” diyeceksiniz, garanti veriyorum!
Moral Cesaret: Bir Cesaretin Daha Güzel Bir Kardeşi
Moral cesaret, duygusal olarak zor bir durumda bile ayakta durma gücüdür. Bir başka deyişle, hayatta başımıza gelen zorlukları, kayıpları veya sıkıntıları daha az dramatize ederek, psikolojik olarak güçlü bir şekilde atlatma yeteneğidir. Yani kısacası, “Her şeye rağmen gülüp geçebilmek” aslında moral cesaretin ta kendisidir.
Tabii, bu moral cesaret işinin biraz da “gizli kahramanlık” olduğu söylenebilir. Hani böyle en derin, en karanlık anlarında bile başkalarına gülümseyip, “Her şey yolunda, her şey çok güzel!” dediğinizde, o an içsel dünyanızda bir yıkılma yaşıyor olabilirsiniz. Ama dışarıdan kimse bunu fark etmez. Bu, süper kahramanların gizli kimliği gibi bir şey. Sadece kimseye belli etmeden, kendi dünyanda moral çöküşünü alt ederken, dışarıdan her şey “normal” görünür. Ama tabii ben de böyle yapıyorum, arkadaşlarım beni tanıyınca espriyle geçiyorum durumu, sonra akşam yatağa girdiğimde düşünmeye başlıyorum: “Beni bunlar seviyor mu? Esprilerim yeterince komik mi? Ya da ben sadece boşuna mı gülüyorum?”
“Moral Cesaretim Var Ama Neden Hiçbir Şeyim Yok?”
Hepimiz hayatımızda bir noktada bu soruyu sormuşuzdur. Moral cesaret var ama cebimde para yok, moral cesaret var ama işte kafada sorular var, moral cesaret var ama… Geriye kalan her şey eksik gibi! O kadar karmaşık bir duygu ki, her şeyin kötü gittiği zamanlarda bile insanın kendini yukarıda tutması bekleniyor. Ve işte burada devreye giriyor moral cesaret.
Bir gün arkadaşlarımla buluşmuşken, bizim “moral cesaret” mevzusuna dalan bir sohbet başladı. Meğer herkes birbirine moral verirken, kimse kendi moralini kendisi için sağlamamış.
Ali: “Ya, moralim bozuldu ya. Ama moral cesaretim var, o yüzden kimseye belli etmiyorum.”
Ben: “Aynen ya, hem moralim bozuldu, hem de sabahki kahvem hala midemde. İkisinin de etkisiyle şu an çok iyiyim, tamam!”
Zeynep: “Benim moral cesaretim falan yok, ya her şey berbat. Ama insanlar olayı bilmesin diye herkese mutlu görünüyorum.”
İşte tam da burada moral cesaretin “süper kahraman” rolü devreye giriyor. Çünkü bazen aslında “iyi” görünmek için kendimizi bir şekilde kandırmamız gerekiyor.
“Ama Şimdi Ne Yapmalıyım?!” Anları ve Moral Cesaret
Bir gün sinemaya gidecektim. Ama düşündüm, düşündüm ve düşündüm… Tek başıma gitsem, “Aaa, bu adam niye yalnız? Moral cesareti yok herhalde!” diyecekler diye içim kaynamaya başladı. Moral cesaretimi toplayıp sinemaya gitmek yerine, “Aynen, hayır. Sinemaya gitmeyeceğim. Bu büyük bir karar.” dedim, sonra film yayınını izleyip evde kalma kararı aldım.
İç sesim de tabi ki devreye girdi:
İç ses: “Evet, yapma. Evde kal, rahat ol. Kimse seni yalnız gördüğünde yargılamaz. Ama şimdi de şu küçük tavuk kanatlarını ısırıp ‘ah, birini bulup yanında sinemaya gitmek ne güzel olurdu’ diye düşünme.”
Moral cesaretim bir an için sarsıldı ama sonunda pes etmedim ve evde kaldım. Tabii ki kendimi keşfettiğim bir an değil, ama moral cesaretimi “bugün sinemaya gitmemek de bir cesaret” diyerek ikna ettim.
Moral Cesaretin Her Duruma Uygulaması
Moral cesaret, sadece çok zor zamanlarda değil, günlük yaşamda da karşımıza çıkar. Örneğin, arkadaşlarınızla birlikte bir mekânda dans etmek, şarkı söylemek ya da özgürce bir konuda fikir beyan etmek gibi. En basitinden, yanına gelmekten çekindiğiniz bir kişiye selam vermek bile moral cesaret gerektirir. Çünkü toplumda bazen kendimize “Ben bunu yapabilir miyim?” diye sorarız. Ama işte, moral cesaret dediğimiz şey tam da burada devreye giriyor: “Evet, bunu yapabilirsin.”
Geçen gün toplu taşımada herkes sessiz, telefonlarına gömülmüş. Bir anda kafamda “Moral cesaret, hadi gülümse!” diye bir şey çaldı ve ben de gülümseyerek etrafıma bakmaya başladım. İnsanlar biraz garip baksa da (bir yandan da “Ne oluyor buna?” dediklerini duyabiliyordum), yine de moral cesaretimi kullanarak bir parça neşelendim.
Moral Cesaret: Herkesin Kendisinde Bulması Gereken Süper Güç
Moral cesaret, bir şeyleri aşma gücüdür. Bazen zor durumlarda bile gülümsemek, bazen duygusal olarak kırılmadığını göstermek, ama her zaman “İçimden bir ses, ben bunu yapabilirim!” diye haykırmaktır. Bu da demek oluyor ki, moral cesaret biraz kendinle dalga geçebilmek, biraz da dünyaya karşı sağlıklı bir duruş sergilemektir. Benim gibi her şeye takılmayan, ama içinde derin düşüncelerle boğuşan biri için, bu cesaret gerçekten büyük bir iş.
Sonuçta, moral cesaret hepimizde var. Sadece zaman zaman onu keşfetmek ve kullanmak için cesur olmamız gerekebilir.