Birisine Kastı Olmak Ne Demek? İyi Niyet Masalını Bırakalım
Net söyleyeyim: “Yanlışlıkla oldu” cümlesi, sorumluluktan kaçmanın en cilalı bahanesi. Birisine kastı olmak, yalnızca kaba bir öfke patlaması değil; bilinçli, hesaplı ve çoğu zaman da sakince kurulan bir tercih. Evet, tercih. Ve tercihlerimizin bedelini başkalarına ödettiğimizde, adı kazara değil, kasıttır. Peki hâlâ “niyetim kötü değildi” demeye devam mı edeceğiz, yoksa dürüstçe şunu kabul mü edeceğiz: Bazı şeyleri bilerek yapıyoruz, çünkü böyle işimize geliyor.
Kavramın Çekirdeği: Niyet + Bilgi + İrade
Birisine kastı olmak ne demek? Basit tanım: Sonucunu öngörerek ve isteyerek bir kişiye zarar verecek eylemde bulunmak. Üç ayak üzerine kurulur:
Niyet: Eylemin yönünü belirler; kimi, ne için hedef aldığını gösterir.
Bilgi (öngörü): Muhtemel sonucu bilmek ya da makul biçimde bilebilecek konumda olmak.
İrade: Tüm bunlara rağmen—ya da bunlar yüzünden—eylemi seçmek.
Bu üçü yan yana geldiğinde “kast” sözcüğü yalnız hukuki bir etiket olmaktan çıkar, ahlaki bir ayna olur. Çünkü kasıt, yalnız “kötü kalplilik” değil; bilinçli tercihin sorumluluğudur.
Gri Alan: “Bilinçli İhmalkârlık” Kaza Değildir
En çok karıştırılan yer burası. Birisine kastı olmak her zaman aktif saldırganlık değil; bazen de bilinçli ihmalkârlıktır. Yani sonucu görme ihtimalin varken bakmamayı, önlem alabilecekken almamayı seçersin. Aynı davranış tekrar ettikçe “kaza” etiketi solar, alttaki kasıt görünür hâle gelir.
Provokatif soru: Bir yöneticinin, belli kişileri ısrarla toplantıdan dışlaması; terfi kurallarını şeffaflaştırmaması; geri bildirimleri yalnızca “eş dost”a açması… Bunlar gerçekten rastlantı mı, yoksa kasıtlı bir güç mimarisi mi?
Dilin Hilesi: “Hata Yapıldı”, “Olumsuzluklar Yaşandı”
Kast en çok pasif cümlelerde gizlenir. “Hata yapıldı.” Kim yaptı? “İletişimde aksaklıklar yaşandı.” Kim yaşattı? Faili yok eden dil, kasıtla arasına perde çeker. Oysa sorumluluk öznesiz konuşulamaz. “Şöyle oldu” değil, “ben/ekibim böyle yaptı” demek, kastın sisini dağıtır.
Gündelik Hayatta Kastın İzleri
— İşyerinde: Bir çalışanı sistematik biçimde küçük düşürmek, görünmez kılmak, işleri kasıtlı olarak geciktirip onun performansını baltalamak.
— Dijital platformlarda: Bir kişiyi hedef göstermek, özel verilerini sızdırmak, yalanı bilerek yaymak.
— Yakın ilişkilerde: Sessiz bırakma, sosyal çevreden izole etme, ekonomik bağımsızlığı sabote etme.
Bu örneklerin ortak paydası, bir sonucunun bilinmesi ve buna rağmen davranışın seçilmesidir.
Karşı Görüşlerin Zayıf Noktaları
“Aslında iyi niyetle yapmıştım.” İyi niyet beyanı, sonucu değiştirmez. İyi niyetin ölçüsü, sonuç görünür olduğunda alınan düzeltme adımlarıdır. Düzeltme yoksa iyi niyet, yalnızca kalkan.
“Bir kez oldu, abartmayın.” Kasıtta kilit unsur, tekillik değil örüntüdür. Aynı dinamik tekrar ediyorsa, tesadüf zırhı düşer.
“Herkes böyle yapıyor.” Yaygınlık, meşruiyet üretmez; olsa olsa paylaşılan kast yaratır.
Hızlı Kasıt Testi: Yedi Soru
1) Sonucu makul biçimde biliyor muydum?
2) Daha güvenli/etik bir alternatifim var mıydı ve neden seçmedim?
3) Bu davranış bir kez mi, düzenli mi?
4) Güç dengeleri kimin lehine kayıyor?
5) Delil, kayıt, tanık ifadeleri ne söylüyor?
6) Uyarıldıktan sonra ne yaptım? Devam ettiysem, artık kaza diyebilir miyim?
7) Teşvikler (prim, statü, tıklama, alkış) bu davranışı ödüllendiriyor mu?
Bu sorulara verdiğiniz “evet”ler çoğaldıkça, “birisine kastı olmak” yalnızca bir ihtimal değil, sistematik bir seçim olarak belirir.
Sistem Boyutu: Teşvikler Kasıt Yaratır
Kastı kişisel ahlak eksenine sıkıştırmak kolay; asıl zor olan, onu üreten teşvik mimarisine bakmaktır. Nefret söylemi daha çok etkileşim getiriyorsa ve sistem bu etkileşimi ödüllendiriyorsa, kasıt yalnız bireyde değil, kurgudadır. Öngörülebilir sonucu bilen herkes—tasarımcı, yönetici, lider—bu yapıyı sürdürdüğünde kastın ortağı olur.
Hukuk ve Etik: Etiket ve Eşik
Hukuk “kasten” ile “taksir”i ayırır; niyetin, bilginin ve öngörünün eşiğine göre sonuçlar değişir. Etik düzlemde ise çıta daha yüksektir: Sadece failin zihnindeki niyet değil, etkilenenin maruz kaldığı sonuç da belirleyicidir. Birisine kastı olmak, bazen zarar verme amacı değil, zararı bile bile seçmektir. İnce fark, ağır sonuç.
Harekete Geçme Çerçevesi: Üç Radikal Adım
1) Şeffaflaştır: Süreçleri, karar kriterlerini, kayıtları görünür kıl. Öznesiz cümleleri yasakla.
2) Teşvikleri Düzelt: Zararı ödüllendiren mekanizmaları kapat; adil davranışı ödüllendir.
3) Telafi Et ve Yeniden Tasarla: Mağdura somut telafi sağla; davranışı mümkün kılan yapıyı baştan kur.
Provokatif soru: “Üzgünüz” demek yerine şeffaf bir rapor, açık bir telafi ve yeniden tasarım yol haritası yayınlasak, hâlâ kaza diyecek miyiz?
Son Söz: Kasıt, Öfke Değil; Hesaplı Tercihtir
Birisine kastı olmak ne demek? Duygusal bir patlamadan çok, öngörülmüş sonuç karşısında bilinçli bir seçim demek. İster pasif dille gizle, ister “iyi niyet”le parlat—eğer sonucu biliyor ve yine de yapıyorsan, adını doğru koyalım. Soruyu kendine çevir: “Uyarıldığım hâlde sürdürdüm mü? Alternatifim varken seçtim mi? Teşvikten pay aldım mı?” Bu sorulara verdiğin yanıtlar, kastın pusulasını doğrudan sana döndürecek.